Dolar : Alış : 32.5096 / Satış : 32.5682
Euro : Alış : 34.6254 / Satış : 34.6878
HAVA DURUMU
hava durumu

malatya

- Hoşgeldiniz - Sitemizde 15 Kategoride 15943 İçerik Bulunuyor.

SON DAKİKA

KIDEM TAZMİNATI FONU VE YASAL ZORUNLULUK

04 Temmuz 2017
Ana Sayfa » Genel » KIDEM TAZMİNATI FONU VE YASAL ZORUNLULUK
KIDEM TAZMİNATI FONU  VE YASAL ZORUNLULUK

Kıdem Tazminatı; 4857 sayılı kanun kapsamında bir hizmet akdine bağlı olarak bir işyerinde belirli bir süre çalıştıktan sonra (haksız bir şekilde işine son verilen veya emeklilik, erkeklerde askerlik, bayanlarda evlilik dolayısıyla) işinden ayrılmak durumunda bulunan işçiye, çalıştığı süreye göre, işveren tarafından “Faydalı ömür yıpranma bedeli” karşılığında topluca ödenen paradır.

Ülkemizdeki mevcut uygulamada kıdem tazminatı çalışılan her yıl için 30 günlük (süre hizmet akitleri veya toplu iş sözleşmeleri ile işçi lehine değiştirilebilir. Bir yıldan artan süreler için de oranlama üzerinden ödeme yapılır.) ücret olarak hesaplanmaktadır. Kıdem tazminatının hesaplanması, son ücret üzerinden yapılır. Hesaplamaya esas alınacak ücrete çalışana ödenen ücretin dışında ikramiye, prim, sağlık sigortası, yemek ve yol yardımları ile parayla ifade edilebilen tüm hak ve menfaatler dahil edilmektedir. Hesaplanacak tutar (Devlet Memurları Kanunu’na tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez.) her yıl için belirlenen kıdem tazminatından fazla olamaz. 2017 yılı için belirlenen kıdem tazminatı tutarı tavanı 4.426,16 TL. (Yüksek ücret alanlar için bu bir hak kaybına neden olmaktadır). Kıdem tazminatından damga vergisi dışında herhangi bir vergi ve prim kesintisi yapılmamaktadır.

Hatırlanacağı üzere ülkemizde kıdem tazminatına ilişkin düzenleme ilk kez 1936 yılında yürürlüğe giren 3008 Sayılı İş Kanunu’nda (1936 – 1967) yer almış daha sonra 931 Sayılı İş Kanunu’nda (1967 – 1971) yer alırken, 1971 yılında yürürlüğe konulan 1475 Sayılı İş Kanunu’nun (1971 – 2003) 14 üncü maddesinde yeniden tanımlanarak uygulamaya konulmuştur. 2003 yılında kabul edilen 4857 Sayılı yeni İş Kanunu’yla 1475 Sayılı İş Kanunu’nun 14’üncü maddesi hariç diğer maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. 4857 Sayılı İş Kanunu’nda kıdem tazminatı ile ilgili bir düzenleme yapılmamıştır. 4857 sayılı kanuna eklenen Geçici Madde 1 ve 4 maddelerde 1475 Sayılı İş Kanunu’nun 14’üncü maddesi ve Mülga 3008 sayılı İş Kanunu’nun 13’üncü maddesi yer alan kıdem tazminatı hakları Geçici Madde 6’de yer alan “Kıdem tazminatı için bir kıdem tazminatı fonu kurulur. Kıdem tazminatı fonuna ilişkin kanunun yürürlüğe gireceği tarihe kadar işçilerin kıdemleri için 1475 Sayılı İş Kanunu’nun 14’üncü maddesi hükümlerine göre kıdem tazminatı hakları saklıdır” hükmü gereğince uygulanmaya devam etmektedir.

Ülkemizde kıdem tazminatı fonu kurulmasıyla ilgili ilk kez 1976 yıllarında sonra sırasıyla 1980-1984 ve 2004 yıllarında TBMM’ne kanun tasarısı verilmiştir. İktidarda bulunan AK Parti hükümetleri tarafından da 2008-2012 yıllarında farklı kanun tasarıları hazırlanmış ve kamuoyunda tartışmaya açılmış olmasına rağmen o günden bugüne kadar bir yasal düzenleme yapılmamıştır.

 

Kıdem Tazminatı Fonu Kurulması Yasal Bir Zorunluluktur!

4857 sayılı kanundaki geçici 6 maddede yer alan “Kıdem tazminatı için bir kıdem tazminatı fonu kurulur” hükmü gereğince kıdem tazminatı fonu kurulması yasal bir zorunluluktur. 4857 Sayılı İş Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 2003 yılından günümüze kadar birçok kere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yapılan çalışmada oluşturulacak kıdem tazminat fonu için işçi ve işveren temsilcilerine değişik alternatifler sunuldu. İşçi kesimi hak kaybı endişesi, işveren kesimi ise ilave bir maliyet yükü nedeniyle bu önerilere endişeli yaklaştı. Bu gün itibariyle kıdem tazminatına taraf olan 13 milyon çalışan bulunmaktadır. Ülkemizdeki her altı kişiden birini ilgilendiren önemli bir konudur. Mevcut sistem sağlıklı işlememekte, özellikle kurumsal olmayan işyerlerinde çalışanların yüzde sekseninin bu konuda hak kaybı yaşadığı, yargıya intikal eden süreçte mahkemelerde ciddi bir yığıl zaman ve hak kaybı yaşandığı bilinmektedir. Özellikle seksenli-doksanlı yıllarda kamu işletmelerinin özelleştirilmesi aşamasında birikmiş kıdem tazminatı tutarının boyutu ile kriz anından batan iflas eden şirketlerin ödemediği kıdem tazminatları hep tartışma konusu olmuştur.

Bugün için ülkemizde kıdem tazminatı uygulamasında en önemli sorun birikmiş bulunan kümülatif kıdem tazminatının nasıl realize edileceği konusudur. İşçi için geçmişe yönelik bir hak kaybı, işveren içinden geçmişten birikerek gelen kıdem tazminatı tutarının büyüklüğüdür. Şuan için geçmiş yıllarda kıdem tazminatı karşılığı ayrılmış bulunan birkaç firma dışında bu yükün altından kalkacak firma sayısı çok azdır.

 

KIDEM TAZMİNATI YATIRIM FONU BANKASI KURULMALI

 

15 yıldır işçi ve işveren kesiminin önünde bir sorun olarak bekleyen kıdem tazminatı fonu konusunun çözüme kavuşması zamanı gelmiştir. Sorunu öteleyerek ileri taşımak yerine zamanında çözülmesi en doğru yaklaşım olmalıdır. Bu aşamada kıdem tazminatına ilişkin yapılacak düzenlemeyi ve işgücü piyasası üzerindeki etkilerini işçi ve işveren açısından ayrı, ayrı değerlendirmek gerekir. İşveren için iş gücü güvencesi, işçi için ise iş güvencesine zarar vermeyecek bir işçi-işveren ilişkisinin tesis edilmesi önemlidir.

Geçmişte yaşanan olumsuz tecrübeler özellikle “Fon” kelimesine tereddüt bakılmasına neden olmaktadır. Siyasi iradenin bunu amacı dışında kullanması hep tartışılmıştır. Bu tereddütleri giderecek ve siyasi iradenin etkisini azaltacak özerk bir yapıda sistemin tesis edilmesi gerekir. Bu konuda en akılcı çözüm bireysel hesaba dayalı bir fon sistemi üzerinden “Kıdem Tazminatı Yatırım Fonu Bankası” kurulmasıdır.

Uygulamaya konulacak bu sistemde; işçinin herhangi bir hak kaybına uğramayacağı, ücretinden eksilme veya kesintinin olmayacağı, 1 yıla karşılık 30 günlük tazminat esası hakkının korunacağı, işsizlik sigortasında olduğu gibi işçi bir gün bile çalışsa, adına fona para yatırılacağı ve hizmet aktı güvencesinin sağlama alınmış bir sistem olması öncelikli olmalıdır. İşverenlerin maliyet yükünü azaltmak için de devlette belirli bir oranda (İşsizlik sigortası ve BES olduğu gibi) katkı sağlamalı, fonda biriken paranın çekilmesi mevcut sistemde olduğu gibi belirli şartlara bağlanmalıdır.

Bu sistemde işçi açısından hizmet aktı güvencesi sağlama alınmış olmak ile birlikte daha iyi koşullarda iş bulunması halinde yeni işi tercih temek kolaylaşacak. İşverenler içinse yeni bir istihdam yükü getirmekle birlikte ilerde toplu işten çıkış gerektiren işlemlerde kıdem tazminatı yükü zamana yayılacaktır.

Siyasi iktidar başta olmak üzere işveren ve işçi kesimin bir araya gelerek muhalefetinde desteğini alarak kıdem tazminatı konusu hiçbir şekilde siyasi polemik malzemesi yapılmadan çözülmedir. Akis takdirde yasal bir zorunluluk olan bu konuda TBMM ve Hükümet suç işlemiş olmaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR

İsminiz

 

E-Posta Adresiniz

Yorumunuz

İlgili Terimler :
TemaFabrika