Dolar : Alış : 32.2596 / Satış : 32.3177
Euro : Alış : 34.8189 / Satış : 34.8816
HAVA DURUMU
hava durumu

malatya

- Hoşgeldiniz - Sitemizde 15 Kategoride 15943 İçerik Bulunuyor.

SON DAKİKA

AYDINLANMA HAREKETİNİN GEREKLİLİĞİ

23 Ocak 2015
Ana Sayfa » Genel » AYDINLANMA HAREKETİNİN GEREKLİLİĞİ
AYDINLANMA HAREKETİNİN GEREKLİLİĞİ

1789 Fransız İhtilali ile başlayan aydınlanma hareketinin üzerinden iki asırdan fazla (225 yıl) zaman geçti. Bugün teknolojide gelinen noktanın ortaya çıkardığı bilgiler, çağın anlayışında yeni bir aydınlananın zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır.

Terör olaylarının analizi yapıldığında, din faktörünün en önemli etken olduğu görülmektedir.  Etnik çatışmaların temelinde de din anlayışının asıl neden olduğu görülüyor. Aynı etnik yapıya mensup olanların, mezhep farklılıklarından dolayı birbirleriyle çatıştıkları, batı toplumlarında da doğu toplumlarında da sıkça görülen sosyal bir olgudur.

Bilim insanları, evrende yaptığı araştırmalarla binlerce yıldızın öldüğünü ve yeniden birleşerek canlandığını ve evrende yerini aldığını açıklamaktadırlar. Bir noktada yaradılışın kaynağını ortaya koymaktadırlar. Bu kimyasal olgunun arkasındaki gücü araştırmaktadırlar. (Metafizik gücü.)

Bu gelişmeler dünyadaki inanç sistemlerinde reform hareketlerinin kaçınılmazlığını ortaya çıkarmaktadır. Müslüman ülkelerden bu hareketin gerçekleşmesini beklemek saflık olur. İslam ülkelerinde akla mantığa uymayan bir yığın açıklamalar yapılmaktadır. Kardan adam yapmanın günah olduğu, kadını cinsel obje olarak gören, ikinci sınıf vatandaş konumuna sokan, meslek edinmelerini engelleyen ve çağın kabul etmeyeceği türden fetvalara her gün yenileri eklenmektedir.

İslam dünyası bilimsel çalışmalara sırtını dönmüş, kendi içinde mezhep çatışmalarıyla veya Müslümanlığı yorumlama farklılığının savaşını vermektedirler. Din kisvesi altında Aşiretlerin, Şıhların, Tarikatların petrol kaynaklarına sahip olma kavgası yapılmaktadır. Bu çatışmaların az da olsa varlığını Hıristiyan aleminde de görüyoruz. Son yıllarda batıda görülen ırkçı anlayış siyasetinin yükselişinin arkasında inanç farklılığının önemi büyüktür. Farklı dinlere ve yabancılara karşı hoşgörüsüz yaklaşımlar (İslami fobi, pegida)  giderek artmaktadır.

İsrail’de, Fransa’daki terör olayı için yapılan yürüyüşe katılan bayan liderlerin üzerlerinin kapatılarak gazetelerde yayınlanması yoz kültürün nasıl tırmandığını göstermektedir.

Fransa’daki saldırı düşündürücü olduğu kadar, insanlığı tehdit eden sosyal gelişmelere de neden olacağı unutulmamalıdır. Her terör, karşıt terörü oluşturabilir. Liderlerin yürümesi, kitlelerin protestosu önemli sosyal olaylardır. Ancak sorunları çözecek yöntemler değildir. Bilim insanları, aydınlar, çağdaş değerleri savunan liderler inanç sistemlerine yeni bir bakışı ve yönetim anlayışını ortaya koymak zorundadırlar.

Bu konudaki görüşlerimi sizlerle paylaşmak isterim. Öncelikle laik devlet anlayışı ile demokrasi kavramlarına yeni anlamlar yüklenmelidir. İnanç sistemlerinin çatışmanın aracı olmaktan çıkarmanın yolları aranmalıdır. Aynı inancın yorumlanmasından doğan mezhep farklılığının etki alanları daraltılmalıdır. Hıristiyanlıkta ve Müslümanlıkta mezhepçiliğin dinin siyasallaşması olduğu gerçeği ve kutsal kitaplarda bunların yeri olmadığı vurgulanmalıdır.  İnanç özgürlüğünün kısıtlanması söz konusu olmadan inananların ibadet yapmalarını, inançlarını içsel yaşamaları sağlanmalıdır. Hıristiyanlıkta kilise, Müslümanlıkta cami ibadet yapılan yerler olduğu, başka değerler ve anlamlar yüklenmemelidir. Dinin kutsallığına sığınarak, toplumların yaşam biçimlerine yön verme gibi bir görev üstlenmeleri söz konusu olmamalıdır. Yön verme hareketleri, farklı inançların çatışmalarına neden olmakta, farklı örgütlenmeleri ortaya çıkarmaktadır.

İnanç özgürlüğü kavramı yeniden yorumlanmalıdır. Devletler, inançların özgürce yaşanacak ortamı sağlarken, cemaat ve tarikat yoluyla dinin yozlaşmasına fırsat verilmemelidir.

Demokrasi her türlü düşüncenin özgürce savunulması ve örgütlenmesi olarak tanımlanırken, çağdaş dünya açısından da değerlendirilmesi gerekmektedir. Yaşanan gerçekler göstermektedir ki marjinal değerler taraftar bulmakta, tanrının yarattığı insanların felaketi olmaktadırlar.

Bilim insanları, ışık hızını aştılar, hatta ışığı durdurabildiler. Uzayda boşuna uğraşmıyorlar. Evrenin özelliklerini ortaya çıkarıyorlar. Büyük patlamayla ilgili İtalya’da yapılan araştırmalara karşı kiliselerin tutumu ortadadır. Avrupa topluluğu anayasasında, topluluğun dini olmalıdır diye direten sembolikte olsa bir din devleti olan Vatikan’ın direnci bilinmektedir.

İki asırlık süreçte toplumların yaşadıkları sosyal olaylar ve olgular çağdaş demokrasinin öngörülerinden geriye dönüş izlenimlerini ortaya çıkarmıştır. Bu arada inanç sistemleri çıkar amaçlı bir yapılaşma ile etki alanlarını genişletmeye başlamışlardır. Bu süreç, dinler ve mezhepler arasında çatışmaların temelini oluşturmaktadır. İnanç sistemlerinin siyasetin, yönetimin, ticaretin aracı olmaktan kurtarılması gerekmektedir.

İki asır sonra ikinci rönesans hareketinin kaçınılmaz olduğu kanısındayım.

YORUMLAR

İsminiz

 

E-Posta Adresiniz

Yorumunuz

İlgili Terimler :
TemaFabrika