DEDİKODUNUN KAYNAĞI : SÛ-İZANN
Sevginin saygının hakkını yerine getiremeyen insanlar SÛ-İZANN içerisinde bulunmaya yatkındırlar. Sû-i zanda bulunmaya alışkın olan ve bundan bir türlü vazgeçemeyenlerin OLGUNLUK DERECESİ azalır.
Eğer insan, her şeye kötü fikir beslerse, iyi ve güzel olan şeylere ŞÜPHE ile bakar kusurlar ararsa, herkesi KÖTÜ zannederse OLGUNLUĞA KARŞI HAYRANLIK duyamaz. İyilikleri, güzellikleri, hoş olan durumları kendine MODEL alıp, davranışlarını değiştiremez.
Sevgi – saygı ve dostluk, (MUHABBET) insanlar için büyük önem taşır. SÛ-İZANN bu kavramlara, bu öneme engel olur. İnsanlık ilişkilerini zorlaştırır, çıkmaza sokar.
İNSANCA YAŞAMAK için, birbirimize tutkunluğumuzun karşılıklı gönül vermişliğimizin, içtenlikle anlaşmalarımızın gerçek değerlerine ulaşabilmesi, SÛ-İZANN’dan uzak durmamıza bağlıdır. Bunu başarmak için AKIL GEREKİR. Aklıyla gerçeği görüp, ona göre davranmayan, bir işte veya bir insana karşı düşüncesizce hareket eden AKLI KIT kişiler SÛ-İZANN’dan geri durabilirler mi? GERÇEKLERE UYGUN DAVRANIŞLAR’da bulunabilirler mi?
SÛ-İZANN duygularıyla yüklü olanlar hiç olumlu düşünemediklerinden, iyi insanların güzel davranışlarını, haklılıklarını bile kötüye yorarlar. Her iyiliğin, her güzel davranışın BİR ÇIKAR karşılığında yapıldığını zannederler. Karşılıksız yapılan iyiliği BUDALALIK sayarlar. Doğruluktan ayrılmayan, adaletle iş gören, hakkı yerine getiren insanlara bile dil uzatarak, onların böyle adaletli davranmalarını mutlaka bir çıkar (menfaat) karşılığında yaptıklarını söylemekten çekinmezler. İşte bunun için GIYBET alıp yürümekte ve gün geçtikçe artmaktadır.
AKIL SAHİPLERİ, gıybet edenlerin karşısında SÛ-İZANN’dan uzak durup KULAKLARINI ve GÖZLERİNİ korurlar. Dedikoduculardan korunmayan, kulak ve göz insan gönlünde olumsuz etkiler yapar. ÖZSAYGI’nın yitimine sebep olur. Yitirilen özsaygı SÛ-İZANN’la hareket etmeyi körükler.
Bir konu üzerinde sû-izannla yapılan GIYBET’ler daha çok kötü düşüncelere ve daha çok içinden çıkılmaz tartışmalara – çekişmelere yol açar.
Aklına sahip olmasını başarabilen bir kimse, eğer söylemek istediği bir sözü SÖYLEMEDİĞİ ZAMAN herhangi bir zarar olmuyorsa ve söylediğinde de bir yarar sağlamıyorsa yani SÖYLEYİP – SÖYLEMEMEKLE bir şey değişmiyorsa o sözü boşu boşuna söylemez. Çünkü SÛ-İZANN zihniyetiyle hareket edenlerin konuyu saptıracaklarını iyi bilir.
SÛ-İZANN duygularıyla yüklü olanlar, duyduklarını, gördüklerini, yaşadıklarını mutlaka KÖTÜYE ÇEKER’ler. Yanlış yorumlarıyla yakın çevrelerinin SOSYAL HUZUR’unu bozduklarının farkında değillerdir. Her şeye bir bahane, herkese bir kusur bulmak, onların duyuşlarındaki, düşüncelerindeki ve inanışlarındaki tek özellik ÇIKARLARINA TERS DÜŞEN her şeyi ve herkesi kötüleyerek GIYBET ETMEK’tir.
GIYBET’in (DEDİKODUNUN) kaynağı SÛ-İZANN’dır.
Her işte bir HİLE olduğunu sanan, hep KUŞKU içerisinde olan, herkesten İŞKİL’lenen kimseler, dosdoğru, sapasağlam, tertemiz, saf, suçsuz, günahsız insanlara karşı bile SÛ-İ NİYYET beslerler. Böyle kötü niyet içerisinde olup, SÛ-İZANN’la hareket edenler, her konuya OLUMSUZ ve ÜMİTSİZ yaklaşırlar. FELAKET TELLALLIĞI’nı dilden bırakmazlar. Kötümser fikirleriyle herkesi karamsarlığı sokar, üzer ve ümitsizliğe düşürürler. İşte AKIL SAHİPLERİ’nin akıllarını kullanmaları burada başlar. Akıllı olanlar DEDİKODUCU’ların, GIYBETÇİ’lerin sözlerine aldırış etmez, değer vermez, dayanma gücünü yitirmez, ÖZGÜVEN DUYGUSU’nu sarsmazlar.
Akıllı insanların gıybetçilere karşı davranmaları gereken husus onları dinlememek gıybet etmelerine FIRSAT VERMEMEK’tir. SÛ-İZANN’la hareket ederek gıybet yapanlara katılanlar, onların kötü davranışlarına ortak olmuş sayılırlar. Gıybetçilerin yanlarında yer alarak onların SÛ-İZAN ile ortaya attıkları düşüncelere katılan insanlarda akıl bulamazsınız.
Dedikoducu olmayı, onu – bunu GIYBET ETME’yi bir hayat tarzı haline getirmiş olanlardan uzak duran kişiler, AKILLI İNSANLAR’dır. Dedikoducuların sözlerine kapılmaz, onların endişe veren kuruntularından asla etkilenmezler. Gıybet edenlerin sözleriyle hareket edenler kendilerini ve çevrelerini iyimser ortama çeviremezler.
Dedikoducuların dediklerine bakar, onlara uyarsanız İNSANLIĞIN AMAÇLARI’na ulaşamazsınız. Hayatınıza yön verecek bir IŞIK bulamazsınız; davranışlarınız, görüşleriniz, inançlarınız sarsılabilir.
Usandıracak derecede, sinirlendirecek biçimde, durmadan konuşmanın hiç hoş bir şey olmadığını bilirsiniz. Halk arasında VIRLAMAK diye nitelendirilen, böyle bir duruma düşmeyenler SÖZÜNÜ SOHBETİNİ BİLEN insanlardır. Sözünü sohbetini bilen muhterem kimselerde öyle bir GÜÇ vardır ki..! Bu güç o kıymetli insanların kendi AHLÂK DEĞERLERİ üzerinde yargılama yapabilmelerini sağlar. Fakat ne yazık ki GIYBET EDENLER, başkalarını çekiştirmeleri yüzünden kendi davranışları hakkında bir YARGIDA BULUNMA GÜCÜ’nden yoksun kalmışlardır. Kendileriyle ilgili olayların gelişiminde EMPATİ kuramaz, kimseyle DUYGUDAŞ olamazlar. İyice bir güzel, bir temiz, şöyle ADAMAKILLI bir DOSTLUK’ları yoktur.
SÛ-İZANN’dan uzak duran, insanlıktan ayrılmayan değerli dostlar..! İnsanların karakterlerini çabukça, hemen anlayabilen ADAM SARRAFLARI..! Ne mutlu size..!
Ne mutlu dedikoduculardan uzaklaşıp, kendilerini GIYBET’ten koruyanlara..! Ne mutlu işini gücünü bilerek, tertemiz, dostdoğru çalışarak onurunu koruyanlara!
Sonuç olarak önemle belirtelim ki:
Karşınızdaki insanlar ne kadar dedikoducu olurlarsa olsunlar, ne kadar GIYBET ederlerse etsinler, hatta hiç iyilik bilmeseler de bilmesinler, siz yine de DOĞRU olun, GIYBET etmeyin, hep İYİLİK EDİN de İNSANLIK SİZDE KALSIN..!
Konumuzla ilgili ADAMAKILLI SÖZLER:
* Karşındaki insanı, ruhen (psikolojik olarak) göremiyorsan, kör sayılırsın… BYRON
* Denizin dibinde İNCİLER’le TAŞLAR karışık bulunur. Övülecek şeyler de KUSUR ve YANLIŞLAR’ın arasında bulunur.
* Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.
*Alçakgönüllü yüreklerde yaşayan düşünceler yüksek düşüncelerdir. Montaigne
YORUMLAR
BENZER HABERLER
KÖŞE YAZARLARI
Tüm Yazarlar