Dolar : Alış : 35.4294 / Satış : 35.4932
Euro : Alış : 36.5032 / Satış : 36.5689
HAVA DURUMU
hava durumu

malatya

- Hoşgeldiniz - Sitemizde 15 Kategoride 15943 İçerik Bulunuyor.

SON DAKİKA

SEVDAMIZ SILAMIZDIR

28 Şubat 2019
Ana Sayfa » Genel » SEVDAMIZ SILAMIZDIR
SEVDAMIZ SILAMIZDIR

Başlıktaki sözlükler Arapgirliler den oluşan bir WhatsApp grubunun adıdır. Buram buram Arapgir kokan iletilerinin yarıştığı bir grup. Hasret ve özlemlerin burukluğunu ifade eden yazılar, şiirler. Uzakları yakın eden bir sanal ortamın yarattığı, duyguları doruk noktasına çıkaran iletiler; selamlaşmalar, sevgiler ve saygılarla süslenen tümceler. Birçok şey yaşanıyor ve paylaşılıyor bu grupta.

Ocak ayının karlı günlerini birlikte yaşadık birçok hemşerilerimizle. Arapgir’den gönderilen iletilerde, ağaçlar üzerinden sarkan donmuş karların, gelinlikler defilesini andırıyordu. Beyaza bürünmüş doğayı, gelinliği ile mutluluktan uçan genç kızlar gibi sevinçten oh çekiyoruz. Dillerden düşmeyen sözcük ve tümceler” Bu sene Arapgir’imiz de kuraklık olmayacak.” Son yıllarda kuruyan bağ ve bahçelere gelecek canlılığı düşledik hep birlikte.

2018 yılının son aylarında telefonum çaldı, arayan rehberimde kayıtlı olmadığı için duraksadım kim diye. Telefondaki ses, “Ağabey ben emekli öğretmen Teoman Önen. Siz beni tanımazsınız ama ben sizi yazılarınızdan tanıyorum. Yüksel Önen’in akrabasıyım” dedi. Merhaba dedikten sonra, Önenleri severim, Yüksel de Yücel de çok değerli arkadaşlarımdır dedim. Salihli’de yaşadığını, çeşitli sosyal etkinliklere katılan, edebiyatla ilgilenen, yazdığı şiirlerin çeşitli gazete ve dergilerde yayınlandığını anlatarak kendisini tanıttı. Konu edebiyat olunca, sohbet daha da koyulaştı. Yazarak üretenleri sevdiğimi söyleyerek, aradığı için teşekkür ettim.

Amacını açıkladı. WhatsApp grubu oluşturarak, Arapgirliler arasında bir dayanışmayı, dostluğu oluşturmak ve bazı sosyal etkinliklerde bulunmak istediğini, bu konudaki düşüncelerimi sordu. Anlattıklarını dinlediğimde, duygularının dorukta ve coşkulu olduğunu gördüm. Bazı konuların gerçekleşmesinin güçlüklerini ve kırk yıllık dernek faaliyetlerinde bulunan bir kişi olarak deneyimlerimi anlattım.

Kurulan WhatsApp grubu kısa sürede büyüdü katılım yüzlere yaklaştı. İlk sosyal etkinlikte gerçekleştirildi. Yaşlı ve sakat olan bir hemşerimize tekerlekli sandalye alınarak hediye edildi. Bu duygular çok hoştu. Çağımızda unutulan insanlığın kırıntıları diyebiliriz.

Grup çok renkli. Her türlü düşünce ve görüşler, yazılarla fotoğraflarla paylaşılıyor. Sevdiğini okur, zevk aldığını seyredersin; insanlığın en büyük erdemliği olan hoşgörü grubun rehberi olmuş gibi. Hele ki yöresel müziklerle ilgili iletiler dinledikçe; kâh Gölbaşı’nda, kâh Sarıçiçek Yaylası’nda, kâh Kozluk çayında, Kayaarası’ndaki kanyonda dolaşıyor gibi oluyorsun.

Bu duyguları yaşamak ve yaşatmak çok hoş, tüm hemşerilerime teşekkür ederim.

Sözcükler ve tümceler bilgisayarımın tuşlarından ekrana yansırken, zihnimi kemiren sözcükleri yazmamak için direndim durdum ama gerçekleştiremedim. İlk tümcem “Keşke haklı çıkmasaydım.””

Yıllar önce dile getirmiştim. Pazara sunacak, katma değer üretecek malları üretemediğimiz sürece, Arapgir’imizin kötü kaderini değiştirebilmenin mümkün olamayacağı gerçeği idi. Yazılarımın çıkış noktası, büyük ozan Fehmi Gür’ün bir şiirindeki iki dizedir.

Ağası paşası var ise

Neden viraneye döndü Arapgir.”

Sorunun çözümü çok açık. Arapgir’in coğrafi yapısı dikkate alındığında, bağ ve bahçe tarımının bilinçli yapılarak pazar için mal üretilmesidir. Arapgir’in demografik yapısı ve sermaye birikiminin niteliği, kalkınmayı gerçekleştirecek ekonomik faaliyetler için yeterli değildir. Acil sorun, sermaye birikimini gerçekleştirecek organizasyonları gerçekleştirebilmektir. Bu organizasyonların gerçekleşmesi için de fedakârlık ister. Ülkemizde uygulanan rant ekonomisinin ahlaki dışında, sosyal değerlere ihtiyaç vardır. Bu konuları yıllarca yazarak anlatarak duyarlılığımı ortaya koymaya çalıştım, bir şeyler yapılabilir mi diye.

Duyarlılığımın nedeni , bahçelerinde büyüdüğüm Arapgir denilen koca çınarın, için için kuruyarak güç kaybetmesidir. Şimdi dalları da kurudu. Köyleri boşaldı, mahaller boşaldı.

Bir bölgedeki ekonomik etkinlikler, bölge nüfusunun beklentilerini karşılayamıyor ise, göçü önlemenin mümkün olamayacağı gerçeği ortadadır. Daha öncede yazdığım gibi, okul yapma, cami yapma, bina yapma şeklindeki yatırımların katma değer üretme nitelikleri olmadığı için, yöresel kalkınmaya etkilerinin çok az olduğu gerçeğidir.

Arapgir Postası’nda, bazı okulların kapatıldığı haberlerini okuyunca hüzünleniyorum. Nüfus yoğunluğu sistemi çalıştıramıyor ise, yavaş yavaş çöküntünün başladığının işaretidir. Bu konuları yazdığımda şu türküyü hep anımsamışımdır.“

Neyleyim sarayı, neyleyim köşkü

İçinde salınıp gezen yar olmayınca.”

Korkum çok fazla. Türk Eğitim sisteminin bilimin öngörüleri ışığında değerlendirmeler yapılarak eğitim sistemine yönelik kararlar alındığında, çanların o zaman çalındığı görülecektir. Çünkü mevcut sistemde nitelikli eğitimden söz açmak ve uygulamak felsefi anlamda mümkün değildir. Eğitim sisteminde, sosyalleşme süreci ile taban tabana zıt bir yaklaşım söz konusudur.

Bireyin gelişmesinde görmüş olduğu eğitim kadar, çevrenin sosyo – ekonomik ve kültürel yapısının da önemli olduğu gerçeği ortadadır. Nitelikli ve evrensel değerlerle örtüşebilen bir eğitim sisteminin kurulması ve organizasyonlarının gerçekleştirilmesi zorunluluk arz etmektedir. Ülkemizdeki üniversitelerin örgütlenme şekli, siyasi amaçlarla eğitimin bir meta aracı oluşmasına neden olmuştur. Böyle bir anlayıştan, kaliteli eğitim beklemenin anlamı yoktur. Uluslararası değerlendirmelerde yerimizin ne olduğu görülmektedir.

Bazı yazılarımda açıkladığım gibi, büyük kentlere yakın üniversite kentlerinin kurulması kaçınılmazdır. Üniversite kentlerinde gençlerin tiyatro, sinema, bale, opera ve diğer benzer sanat etkinliklerine katılabilmeleri, her türlü sportif faaliyetleri gerçekleştirebilecekleri tesislerin yapılması, gençlerin sosyal kişiliklerinin gelişmesinde önemli rol oynayacaktır. Konferans, açık oturum, sempozyum gibi eğitsel faaliyetlere katılmaları farklı görüş açılarının gelişmesine ve öğrendiklerini sorgulama bilincinin gelişmelerine neden olacaktır. Ayrıca yakın olan kentle ilişki içinde bulunarak kent kültürü ile yoğrulması, üniversite gençliğinin sosyalleşmesi açısından çok önemlidir.

Örgütlenmelerde bölgelerin sosyo – ekonomik ve kültürel yapıları önem arz edecektir. Nüfus yoğunluğu ve sosyal yaşam ortamları, örgütlenme stratejisini belirlemede önemli bir faktör olarak değerlendirilebilir. Fakültelerin açılabilmesi için koyulan nüfus kriterlerinin benzerinin yüksek okullar içinde getirilmesi söz konusu olabilir. Yıllardır çeşitli toplantılarda dile getirdiğim bu gerçek, bazı televizyonlarda tartışılmaya başlanılmış, yörelerin ekonomik faaliyetleri için eğitimin meta haline getirildiği gerçeği vurgulanmaya başlanılmıştır. Gençlerimizi kapalı toplumun değerlerine mahkum eden bir yaklaşımdan vazgeçilmesi çağın gerekleridir.

Korkumun nedeni bunlardır. Bırakalım yeni düzenlemeleri, her yıl azalan nüfus ile Arapgir’imizin var olan kazanımlarını kaybetme tehlikesi her an için karşımıza çıkabilir. Geçmişte var olan sosyo – kültürel dokuyu da kaybettiğimiz gerçeği ortadadır. “Nerede o eski Arapgir” değerlendirmeleri boş yere söylenen tümceler değildir. Sosyo – ekonomik nedenlerden dolayı yüksek okulun kapatılması söz konusu olduğunda, asıl çanlar o zaman çalmaya başlayacaktır.

Kozluk çayım, Göldağı’m demekle bu işlerin olmadığını hemşerilerime anımsatmak isterim. Mahalli önderliğe soyunanlara çok büyük görevler düşmektedir. Önemli projelerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Sözüm Arapgir’i düşünenlere.

 

YORUMLAR

İsminiz

 

E-Posta Adresiniz

Yorumunuz

İlgili Terimler :
TemaFabrika