EĞİTİM SİSTEMLERİ (2)

Uygulamaya konulan eğitim sistemlerinde, öncelikle eğitimde fırsat eşitliği daima gözetilmelidir.
Fırsat eşitsizliği, yetenekli birçok gence iyi eğitim olanağı tanımazken; ekonomik gücü olan ailelerin çocukları zorla da olsa iyi eğitim olanağına kavuşmaktadır.
Serbest piyasa ekonomisinin merkezinde “insan” değil, “kâr” vardır. Bu nedenle, insanı merkez alan bir eğitim sistemi gereklidir.
İnsanı merkez alan eğitim sisteminde: bilimsel düşünme, demokratik, (ortaya koyuş ve işleyiş olarak) fırsat eşitliği ve üretime dönük (yaparak öğrenme) özellikleri olmalıdır.
Ayrıca öğrencilere belirli bilgi kalıplarını aktarma yerine, öğrencileri çok yönlü düşünmeye, tartışmaya, çözüme götürecek özelliklerde eğitim sisteminin içinde yer almalıdır.
Eğitimin temelleri; doğayı (Dünyayı her yönüyle) anlama, doğaya egemen olma ve insan yaşamını kolaylaştırma, bilimsel yasaları kavrama, bilimsel düşünmeye yani bilime dayalı olmalıdır.
Eğitimin üretime yönelik olması gerekir. Üretim, katma değer yaratmaktır. Yani eğitim, bireysel ve toplumsal refahı yükseltmek, toplumsal kalkınmışlığı sağlamaktır, böylece devletin de güçlendirilmesidir.
Elle kafanın birleşmediği yerde sonuç, daima durağan, kısır ve cansız olmaktan kurtulamaz.
Aynı zamanda eğitim, bilim ve sanat üretmektir. Bilim ve sanat üretmeyen eğitim sistemlerinin sağlıklı olduğu söylenemez.
Eğitimin amaçlarından biri de; kırsal kesimlerde ve kentlerde yaşayan gençleri bulundukları yerlerde eğitip geliştirerek, ekonomiye üretici olarak katkısı olan kişiler durumuna yükseltmek olmalıdır.
Çünkü üretimden kopan genç kuşaklar, ulusal ekonomi ve milli gelir açılarından ülkemiz için yük olurlar; bireysel olarak gelişmeleri bozulur, toplumsal nitelik ve ekonomik özgürlük kazanma olanağı bulamazlar.
Bireyler ve toplumlar, ürettikleri ve tükettikleriyle özdeş olurlar. Ne kadar çok üretirlerse kendileri; ne kadar çok tüketirlerse başkaları olurlar.
Eğitimden kopuk eğitim sistemlerinde bireyler, sosyal sıkıntılara uğruyorlar. Sosyal sıkıntı zamanla ruhsal sıkıntıya dönüşüyor. İnsan, köklerinden kopuyor ve aidiyet sorunları oluşuyor. Ulus, mahalle, komşu, aile vb kavramlar yok oluyor.
Ülke olarak karşı karşıya kaldığımız terör sorununun kökeninde yatan da budur. Terör sorununun çözümünde geçerli olan tek formül, eğitim ve üretimi iç içe gerçekleştirmektir.
Oluşturulacak endüstri meslek liselerinin kobilerin içinde açarak, eğitimi üretimle birlikte gerçekleştirip, eğitime katkısı olan; öğrenci, öğretmen ve yöneticilere elde edilen gelirden pay verilmelidir.
Kişilerin ve toplumların özgürlük sınırlarını ekonomileri çizer.
Özgürlük olmayan ortamlarda da demokrasi hiç olmaz.
Bu nedenle, ekonomiyi taban almayan girişimlerin ayakları yere basmayan, günü kurtarmaya dönük girişimlerden öte bir anlam ifade etmezler, kalıcı bir huzur ve güveni sağlamazlar.
Günümüzde, terör sorununun çözümü olarak ortaya konulan ve birbirini takip eden süreçler, havanda su dövmekten öte bir şey değildir.
YORUMLAR
BENZER HABERLER
KÖŞE YAZARLARI
Tüm Yazarlar